top of page
Yazarın fotoğrafıÖzlem Semra Taşkın

HERKES BAĞIMLI OLABİLİR

Güncelleme tarihi: 5 Oca 2022


Aslında alkol, eroin, esrar, koka yaprakları gibi maddelerin tıp dışı kullanımı insanlık tarihinin başlangıcı kadar eskidir. Ancak çağımızda, sorun her zamankinden daha karmaşıktır. Madde kullanımı ve ilişkili bozukluklar, toplumlar için giderek artan bir sorundur. Her yaş, cins ve sosyoekonomik düzeyde kişiler kullanabilir. Ancak özellikle ergenler risk altındadır. Hele ki şu süreçte yaygınlığı ve özendirici etkisini göz önünde bulundurursak, ergenlerin buna ne kadar yakın olduğunu görebiliriz.


Bağımlılık, kişinin beden ve ruh sağlığını, aile, sosyal yaşam ve iş uyumunu bozacak derecede sık ve fazla alkol ya da madde alma ve bu isteği durduramama ile ilgili bir hastalıktır. Bağımlılık kısa sürede oluşur. Fiziksel bağımlılık ve tolerans gelişir, artık alınan madde istenilen etkiyi vermeyecek ve kişiler miktarı arttırmak isteyeceklerdir. Sonrasında yoksunluk belirtileri başlayacaktır, vücutlarındaki madde etkisini yitirdiğinde bedensen ve ruhsal belirtiler başlayacaktır ve bunlardan kurtulmak için madde almaya devam edecektir.


Genlikle kişilerde başlama nedenleri, psikolojik etkenler, sosyal ortam etkisi, arkadaş baskısı, farklı gözükmek, beğeni toplamak, bir gruba ait olmak, eğlenmek, merak, kişilik özellikleri, kültürel etkenler, aile ilişkileri, kalıtımsal etkenler, uyuşturucu maddeye ulaşabilme, sorunlara çözüm aramaktır. Risk altında bulunan gençler daha çok yenilik arayışı kendini ispatlamaya çalışma isteğinden, kendine güvenin az olması, gelecekle ilgili kaygılardan, cinsel kimlik sorunlarından, doğar. Gençlerdeki risk etkenleri, okul performansının düşük olması, saldırgan veya asi davranışlar, yaşıtlarından aşırı etkilenme, aile desteğinin veya rehberliğinin olmaması, erken yaşlarda davranış problemleridir. Aile yapısındaki risk etkenleri, aşırı koruyucu ve kollayıcı aile, parçalanmış ve boşanmış aile, aile içi etkileşim eksikliği, baskıcı veya ilgisiz aile, ebeveyn kaybı, aile içinde madde kullananların varlığıdır. Sosyal risk faktörleri ise, göç, bozuk sosyoekonomik düzey, işsizlik, madde kullanan arkadaş grupları içinde bulunma, çocuk yaşta çalışma, düşük okul başarısı, cinsel ya da fiziksel taciz yaşama. Madde, sadece kişinin kendi hayatını değil aynı zamanda çevresindeki insanlarında hayatı için önemli sorunlar yaratır. Kişilerin aile içi ilişkilerini bozar, aile parçalanmaya başlar. Ekonomik açıdan kişi olumsuz etkilenir, iş gücü kaybı başlar, okul başarısı düşer, aşırı para harcama, yanlış mali harcamalara sebep olabilir. Toplumsal açıdan, uyumsuzluk başlar kişiler kendilerini sosyal açıdan izole etmeye başlar, yasal sorunlara sebep olur, trafik kazalarını da beraberinde getirir. En önemli sorunlardan biri ise kişinin sağlık konusunda hem psikolojik hem de fizyolojik aldığı zararlardır.


Opiumu bırakma sendromu, gerginlik, huzursuzluk, sıkıntı ile başlar. Belirtilerin şiddeti, alınan doza ve bırakma hızına bağlıdır. Yoksunluk belirtileri daha çok, anksiyete, terleme, titreme, bulantı- kusma, kan basıncı ve nabız artışı, algı bozuklukları, duygusal belirtilerdir. Tedavi sürecinde kişinin kontrol altında tutulması gerekmektedir aileler bu konuda zorlandıkları için yatarak tedavi daha sağlıklı olacaktır. Özgül tedavi yöntemi yoktur, tedavi klinik belirtilere göre yapılır. Uzmanlar tarafından sürekli kontrol edilip, yaşamsal bulgular yakından izlenir. Bu süreç psikoterapi ile devam edip kişilerin çatışmalarının ortadan kaldırılması ve belirtilerinin tedavisi ile tekrarlamasını önleyebilecektir. Eğer kişi yüz yüze terapiye dirençli ise online terapi ile süreç başlatılabilir.



KLİNİK PSİKOLOG

Özlem Semra TAŞKIN



Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page